Türk Müziğinin Adresi

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Müzik Ruhun Gıdasıdır

Giriş yap

Şifremi unuttum

En son konular

» Müzeyyen Senar - 84 Full albüm...
İmam-ı Azam Ebu Hanife   Empty2024-04-19, 00:25 tarafından xmetinx

» Yasar Özel 60`li ve 70´li Kayitlariyla(2 album) ve 7 bölüm Sarkilari .
İmam-ı Azam Ebu Hanife   Empty2024-04-18, 11:09 tarafından xmetinx

» Mediha Sen Sancakoglu - 4 Bölüm Sarkilari,14 Full Albüm...
İmam-ı Azam Ebu Hanife   Empty2024-04-18, 11:03 tarafından xmetinx

» Altın Sesler - Unutulmayan Şarkılar (3 CD)2008
İmam-ı Azam Ebu Hanife   Empty2024-04-18, 10:57 tarafından xmetinx

» Prime Сasual Dating - Authentic Ladies
İmam-ı Azam Ebu Hanife   Empty2024-04-14, 05:11 tarafından gorkemcebic

» Bahri & Tufan Altas - 17 Full albüm...Türkü & THM
İmam-ı Azam Ebu Hanife   Empty2024-03-18, 16:15 tarafından sinyor01

» Aşık Meçhuli full Özel Kayıtları
İmam-ı Azam Ebu Hanife   Empty2024-02-25, 15:03 tarafından mesutca1

» Actual Women Optimal Сasual Dating
İmam-ı Azam Ebu Hanife   Empty2024-02-13, 02:34 tarafından gorkemcebic

» Seyfettin Sucu 41 Full Album...
İmam-ı Azam Ebu Hanife   Empty2023-12-26, 23:56 tarafından BURAK

» TRT Türk Halk Müziği Arşivi 578 Şarkı - 4 Bölüm...
İmam-ı Azam Ebu Hanife   Empty2023-12-26, 23:48 tarafından BURAK

» Zeki Müren - 68 Full albüm - Bölüm 1...
İmam-ı Azam Ebu Hanife   Empty2023-10-02, 02:59 tarafından xmetinx

» Gönül Yazar - 20 Full albüm....
İmam-ı Azam Ebu Hanife   Empty2023-09-04, 13:58 tarafından hkkan

» Malatyali Ibrahim - 35 Full album...
İmam-ı Azam Ebu Hanife   Empty2023-08-03, 15:58 tarafından Recep4

» Asik Mahsuni Serif - 119 Full albüm...
İmam-ı Azam Ebu Hanife   Empty2023-07-05, 08:17 tarafından Ahmet0

» Ömür Göksel - 45'lik Plaklari & Albümleri...
İmam-ı Azam Ebu Hanife   Empty2023-07-05, 08:14 tarafından Ahmet0

» Trt Arsiv Serisi 16 - 70 Yillik Özlem - Atatürk - 2008
İmam-ı Azam Ebu Hanife   Empty2023-06-21, 11:10 tarafından uyan

» Emrah 40 Full Album...
İmam-ı Azam Ebu Hanife   Empty2023-06-11, 08:47 tarafından hkkan

» Eski Nostaljik Mp3 ler 1827 adet...
İmam-ı Azam Ebu Hanife   Empty2023-05-26, 14:49 tarafından meteor

» Ahmet Sezgin Albümleri ve 45'likleri...
İmam-ı Azam Ebu Hanife   Empty2023-05-23, 21:53 tarafından Ahmet0

» Taş Plak Serisi Odeon Kolleksiyon 10 albüm 2015 THM
İmam-ı Azam Ebu Hanife   Empty2023-05-23, 08:53 tarafından Ahmet0

En iyi yollayıcılar

Admin (2695)
İmam-ı Azam Ebu Hanife   Captur11İmam-ı Azam Ebu Hanife   Captur11İmam-ı Azam Ebu Hanife   Captur11 
Seheryeli (2223)
İmam-ı Azam Ebu Hanife   Captur11İmam-ı Azam Ebu Hanife   Captur11İmam-ı Azam Ebu Hanife   Captur11 
Mihrimah (421)
İmam-ı Azam Ebu Hanife   Captur11İmam-ı Azam Ebu Hanife   Captur11İmam-ı Azam Ebu Hanife   Captur11 
Kizilay (112)
İmam-ı Azam Ebu Hanife   Captur11İmam-ı Azam Ebu Hanife   Captur11İmam-ı Azam Ebu Hanife   Captur11 
mesutca1 (107)
İmam-ı Azam Ebu Hanife   Captur11İmam-ı Azam Ebu Hanife   Captur11İmam-ı Azam Ebu Hanife   Captur11 
Gülsemin (107)
İmam-ı Azam Ebu Hanife   Captur11İmam-ı Azam Ebu Hanife   Captur11İmam-ı Azam Ebu Hanife   Captur11 
deliyurek38 (98)
İmam-ı Azam Ebu Hanife   Captur11İmam-ı Azam Ebu Hanife   Captur11İmam-ı Azam Ebu Hanife   Captur11 
Mehmet ERKAN (79)
İmam-ı Azam Ebu Hanife   Captur11İmam-ı Azam Ebu Hanife   Captur11İmam-ı Azam Ebu Hanife   Captur11 
Hasret (67)
İmam-ı Azam Ebu Hanife   Captur11İmam-ı Azam Ebu Hanife   Captur11İmam-ı Azam Ebu Hanife   Captur11 
hayret39 (54)
İmam-ı Azam Ebu Hanife   Captur11İmam-ı Azam Ebu Hanife   Captur11İmam-ı Azam Ebu Hanife   Captur11 


    İmam-ı Azam Ebu Hanife

    Seheryeli
    Seheryeli
    Admin
    Admin


    Mesaj Sayısı : 2223
    Puan : 6675
    Kayıt tarihi : 16/06/13

    İmam-ı Azam Ebu Hanife   Empty İmam-ı Azam Ebu Hanife

    Mesaj tarafından Seheryeli 2015-04-26, 23:59

    İmam-ı Azam Ebu Hanife

    İmam-ı Azam Ebu Hanife   Imam.i.azam_.ebu_.hanefi

    Ebu Hanife (İmam-ı Azam), (Arapça: أبو حنيفة النعمان, Farsça: ابوحنیفه‎‎) (Asıl adı: El-Numân bin Sabit bin El-Numân Zuta Arapça: النعمان بن ثابت بن النعمان بن زوطي dır) 699 (Hicri 80) yılında doğup, 767'de (Hicri 148) Bağdat'ta şehit edildi. Sünnilikte Ehl-i Sünnet fıkıhının lideri kabul edilir. Hanefi Mezhebinin kurucusudur.

    Babasının adı, Sabit'tir. Horasan'ın ileri gelenlerinden bir zatın soyundan olup, Numân ve ailesinin Arap olmadığı kesindir; Türk olduğu şeklinde görüşler yaygındır. Dedesi Zuta'nın, İslam dinini kabul ettiği, babası Sabit'in, Halife Ali ile görüştüğü, kendisi, evladı ve zürriyeti için duasını aldığı rivayet edilir. Künyesi olan Ebu Hanife'nin "Batıldan Hakka koşanların babası" manasında kullanıldığı rivayet edilmektedir.
    Ebu Hanife Camisi İrak

    Küçük yaşta Kur'anı ezberlemiş ve Arapçanın o zaman tasnif edilmekte olan sarf, nahv, şiir ve edebiyatını öğrenmiştir. Gençliğinin ilk yıllarında Ashabdan Enes bin Malik’i, Abdullah bin Ebi Evfa’yı, Vasile bin Eska’ı, Sehl bin Saide’yi ve hicri 102’de en son Mekke’de vefat eden Ebu’t-Tufeyl Amir bin Vasile’yi görmüştür, bunlardan hadis dinlemiştir.

    İmam-ı Şabi’nin tavsiyesiyle ilme sarılıp, ders halkalarına devam etmeye başlamıştır. Ebu Hanife önce kelam ilmini, iman ve itikadı ve münazara bilgilerini Şabi’den öğrenmiştir. Daha sonra Hammad bin Ebi Süleyman’ın ders halkasına katılarak fıkıh ilmine başlamıştır. Hammad’ın derslerine on sekiz yıl devam etmiştir.

    Hocası Hammad’ın dersine devam ettiği sırada sık sık Hicaz’a gidip Mekke ve Medine’de çoğu Tabiinden olan âlimler ile görüşür, onlardan hadis rivayeti dinler ve fıkıh müzakereleri yapardı. Ehl-i beytten Zeyd bin Ali’den, Muhammed Bakır’dan ilim öğrendi.

    Tasavvuf bilgilerini Muhammed Bakır, ondan sonra da Silsile-i aliyyeden olan Cafer-i Sadık'dan öğrendi. Ashabtan İbni Abbas’ın ilmini, Mekke fakihi Ata bin Ebi Rebah’tan ve İkrime’den, Halife Ömer ve onun oğlu Abdullah’tan nakledilen ilimleri Abdullah bin Ömer’in azatlısı Nafi’den öğrendi. Böylece, Eshab-ı kiramdan İbni Mesud ve Ali’den nakledilen ilimleri de buluşup görüştüğü Tabiinden öğrendi.

    Ebu Hanife, İslam dinine yaptığı hizmetleriyle İslamiyet’i iman, amel ve ahlak esasları olarak bir bütün halinde insanlara yeniden duyurmuş, şüphesi olanlara cevaplar vermiş, önce itikadda birlik ve beraberliği sağlamış; ibadetlerde, günlük işlerde İslam fıkhının esaslarını ve şeklini tespit etmiştir. Böylece, ikinci hicri asrın müceddidi (dinin yeniden yayıcısı) ünvanını almıştır.

    Ebu Hanife, fıkhı; Leh ve aleyhte olanı bilmek, tanımak diye tarif etmiştir. Bu tarife göre fıkhı tespit etmek için, Edille-i şeriyyeye başvururdu. Bunlar Kitap, yani Kur’an, Sünnet (Peygamberin sözleri, fiilleri ve takrirleri), İcma-ı Ümmet (ümmetin bir mesele hakkındaki sözbirliği) ve Kıyas-ı Fukaha (hükmü verilmiş meselelere benzeterek bir başka meseleyi hükme bağlamaktır.

    Ebu Hanife herhangi bir fıkıh mevzuunun işlenmesi veya fetvasının takrir edilmesi, yahut da cevabı bulunmak üzere mevzu (konu) edildiğinde, sırasıyla bu dört kaynağa baş vururdu. Önce Kur’an'a bakar, hükmü aranan meselenin işaret yoluyla, iktiza yoluyla, ibare yoluyla veya delalet yoluyla cevabı varsa meseleyi ona göre çözerdi. Meselenin halli için Kur’an'da delil bulunmazsa Sünnete, burada da bulamazsa İcma-ı Ümmete bakardı. Bu kaynaklarda bulursa meseleyi çözerdi, hükmünü bildirirdi. Şayet sırasıyla bu üç kaynakta bulamazsa, o zaman Kıyasa başvurur ve meseleyi çözerdi.

    Ebu Hanifenin yaptığı çalışmaları ve ictihadı neticesinde çözdüğü ve tedvin ettiği fıkıh (hukuk) bilgileri ile oluşturduğu bu yola “Hanefi Mezhebi” denildi.

    Talebelerine verdiği dersler de bir taraftan fıkhın eski hadiselere ait bilinen hükümleri takrir edilir (anlatılır) ve müzakere yapılır, diğer taraftan yeni hadiselere ait hükümler kurulurdu. Geçmiş ve yaşanmakta olan hadiselerin hükümleri takrir edilirken, bunlara benzeyen veya aynı cinsten olup da gelecekte vuku bulabilecek hadiselere ait hükümler de araştırılıp bulunurdu. Dolayısıyla İmam'ın derslerinde geçmiş ve yaşanmakta olan meselelerin hallinden başka, geleceğe ait meselelere geçilmiş ve fıkhın külli (genel) kaideleri tespit edilmiştir.

    Ebu Hanife, “Dehriyyun” denilen fırkalarla mücadele etmiştir. Bunların başında ibni Sebeciler, Mürcie, Cebriyye gibi fırkalar gelmekteydi.

    Ebu Hanife, fıkıh ilmini ilk defa kollara ayırıp her branşın bilgilerini ayrı ayrı toplamış, usuller koymuş, Feraiz ve Şurut (şerait) kitaplarını yazmıştır. Ayrıca ashabın Peygamber'den naklen bildirdiği iman, itikad bilgilerini de toplayıp yüzlerce talebesine bildirdi.

    İlmi Kelam, yani iman bilgileri mütehassısları yetiştirdi. Başta gelen talebeleri; Ebu Yusuf ismiyle meşhur Yakub bin İbrahim, Muhammed Şeybani, Züfer bin Hüzeyl, Hasan bin Ziyad, oğlu Hammad, Davud-i Tai, Esad bin Amr, Afiyat bin Yezid el-Advi, Kasım bin Ma’an, Ali bin Müshir, Hibban bin Ali gibi âlimlerdir.

    Ebu Hanife’nin derslerinde çözülen fiili ve nazari fıkhi meselelerin sayısının altıyüzbini aştığı rivayet edilir. İmam-ı Matüridi ondan gelen kelam bilgilerini kitaplaştırmıştır. Yetiştirdiği talebelerin sayısı dört bine ulaşmış olup, bunlardan yedi yüz otuzu ilimde iyice yükselmiş, içlerinden kırk kadarı ictihad derecesine çıkmıştır. Bazı müellifler onun derslerinde yetişen talebelerinin isim ve künyelerini, mensup oldukları şehirlerini tespit edip, yazmışlardır. Ebu Hanife ticaretle de uğraşırdı.

    Ölümü

    Ebu Hanife bütün zorlamalara rağmen saltanat sahiplerine boyun eğmemiş ve sistem adamı olmamıştır. Ancak Abbasi Devletinin İkinci Halifesi Ebu Cafer Mansur davranışlarına ve yönetim anlayışına fetva vermediğinden, Ebu Hanife'yi hapsettirip işkence ettirerek zehirleterek öldürtmüştür. Vefatından sonra çok kimseler onu rüyasında gördüklerini söylemişler ve kabrini ziyaret ederek, onun şânının yüceliğini dile getiren rivayetler anlatmışlardır. Mezhebi, İslam âleminin büyük bir kısmına yayıldı. Selçuklu Sultanı Melikşah’ın vezirlerinden Ebu Sa’d-i Harezmi Ebu Hanife'nin kabri üzerine mükemmel bir türbe ve çevresinde bir medrese yaptırdı. Daha sonra Osmanlı padişahları bu türbeyi defalarca tamir ettirmiştir.

    Vasiyeti

    Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla

       İman; lisan ile ikrar, kalb ile tasdiktir. Sadece ikrar iman olmaz. Çünkü sadece ikrar iman olsaydı, bütün münafıkların mü'min olmaları gerekirdi. Keza sadece tasdik de iman olmaz. Eğer sadece tasdik îman olsaydı, bütün kitap ehlinin mü'min olması gerekirdi. Halbuki Allah; "Allah şahitlik eder ki, münafıklar yalancıdırlar."(el-Münafikun,1) ve "Kendilerine kitap verdiğimiz kimseler Peygamberi oğullarını tanır gibi tanırlar."(el-Bakara,146.) buyurmaktadır.

       İman artmaz ve eksilmez. Çünkü, imanın artması ancak küfrün azalmasıyla; eksilmesi de küfrün artmasıyla tasavvur olunabilir. Bir şahsın aynı durumda mü'min ve kâfir olması nasıl mümkün olur? Mü'min gerçekten iman eden, kâfir de gerçekten inkâr eden kimsedir. İmanda şüphe olmaz. Zira Yüce Allah "Onlar gerçekten mü'minlerdir."(el-Enfal,4.) ve "Onlar gerçekten kâfirlerdir."(en-Nisa,151.)buyurmaktadır. Muhammed'in ümmetinden âsi olan kimselerin hepsi gerçekten mü'min olup, kâfir değillerdir.

       Amel imandan ayrı, iman da amelden ayrı şeylerdir. Mü'minin bir çok zaman bazı amellerden muaf tutulması bunun delilidir. Bu muaflık halinde mü'minden imanın gittiği söylenemez. Âdet gören bir kadın, namazdan muaftır. Fakat, ondan imanın kaldırıldığını, yahut imanın terkedilmesinin emredildiğini söylemek caiz değildir. Şâri' o kimseye "Orucu terket, sonra da kaza et," demiştir. Fakat "İmam bırak, sonra kaza et," denilmesi caiz değildir. Fakirin zekât vermesi gerekmez, demek caizdir. Fakat fakirin iman etmesi gerekmez demek caiz değildir.

       Hayrın ve şerrin takdiri Allah'tandır. Eğer bir kimse hayır ve şerrin takdirinin Allah'tan başkasından olduğunu söylerse, o kimse Allah'ı inkâr ve tevhid inancını iptal etmiş olur.

       Ameller; fariza, fazilet ve masiyet olmak üzere üç kısma ayrılır. Farizalar, Allah'ın emri, dilemesi, muhabbeti, rızası, kazası, kudreti, ilmi, muvaffak kılması, yaratması ve Levh-i Mahfûz'da yazması iledir. Fazilet (farz olmayan ameller) Allah'ın emri neticesi olan amel değildir. Eğer öyle olsaydı, fariza olurdu. Fakat fazilet olan ameller Allah'ın dilemesi, muhabbeti, rızası, kaderi, kazası, hükmü, ilmi,muvaffak kılması, yaratması ve Levh-i Mahfûz'da yazması neticesidir. Ma'siyet olan amel Allah'ın emri neticesi değildir, fakat Allah'ın muhabbeti, rızası ve muvaffak kılması olmaksızın; dilemesi, kazası, takdiri, hızlanı (yardıma ihtiyaç duyulduğu anda yardımı kesmek), ilmi ve Levh-i Mahfûz'da yazması iledir.

       Allah'ın ihtiyacı olmaksızın Arş üzerine istiva ve istikrarı vardır. Muhtaç olmaksızın arşı ve başkalarını muhafaza eder. Eğer Allah'ın ihtiyacı olsaydı, mahlûklar gibi âlemi icad ve tedbîre kadir olamazdı. Oturmak ve karar kılmaya muhtaç olsaydı, Arş'ın yaratılmasından önce Allah'ın nerede olduğu sorusu ortaya çıkardı. Yüce Allah bundan münezzehtir.

       Kur'ân, Allah-u Taâla'nın mahluk olmayan kelâmı, vahyi, tenzili, ilâhî zâtının aynı olmayan, zatından da ayrı düşünülemeyen kelâm sıfatıdır. O, mushaflarda yazılı dille okunur, kalplerde yer tutmaksızın muhafaza edilir. Mürekkep, kâğıt ve yazıların hepsi mahlûktur. Zira bunlar kulların fiilleri sonucudur. Fakat Allah'ın kelâmı mahlûk değildir. Yazılar, harfler, kelimeler, işaretler kulların anlama ihtiyacından dolayı mânâya delalet eden şeylerdir. Allah'ın kelâmı zâtıyla kaim olup, mânâsı bu delalet edici şeylerle anlaşılır. Allah'ın kelâmının mahlûk olduğunu söyleyen kimse kâfir olur. Allah-u' Taâla daima kendisine ibâdet edilendir. Kelâmı ise kendisinden ayrılmaksızın okunan, yazılan ve hıfzolunandır.

       Muhammed'den sonra bu ümmetin en faziletlisi Ebû Bekr es-Sıddîk, sonra Ömer, sonra Osman, sonra da Ali'dir (Allah hepsinden razı olsun). "İlk önce iman edenler, herkesi geçenlerdir. Allah'a yakın olanlar onlardır. Onlar Naîm cennetlerindedir."(el-Vakıa,10.) âyeti bu hususu ifade eder. Önceliği olan herkes daha faziletlidir. Onları her mü'min ve muttaki sever, buğzedenler münafık ve kötü kimselerdir. Kullar amelleri, ikrarları ve marifetleri ile mahlûkturlar. Fail mahlûk olunca onun fiillerinin evleviyetle mahlûk olması gerekir.

       Allah-u Taâla mahlûkatı âciz ve zayıf oldukları halde güçleri olmaksızın yaratmıştır. Onların yaratıcı ve rızıklandırıcısı "Sizi yaratan, sonra besleyen, sonra sizi öldüren, sonra dirilten Allah'tır."(er-Rum,40.) âyetine göre Allah-u Taâla'dır. Helâl kazanç ve helâlinden mal biriktirmek helâldir. Haramdan mal biriktirmek ise haramdır. İnsanlar üç kısma ayrılır: İmanında samimi olan mü'min, küfründe direnen inkarcı kâfir ve nifakında sebat eden iki yüzlü münafık. Allah-u Taâla mü'mine ameli, kâfire imanı, münafığa da ihlası farz kılmıştır. "Ey insanlar; Rabbinizden korkun"(el-Hac,1.) âyetinde "Ey mü'minler, Allah'a itaat edin", "Ey kâfirler; Allah'a iman edin", "Ey münafıklar; ihlaslı ve samimi olun," mânâsı vardır.

       İstitaat (kulun fiili için gerekli güç) fiilden önce de sonra da değil, ancak fiille beraberdir. Eğer istitaat fiilden önce olsaydı, kul ihtiyacı anında Allah'tan müstağni olurdu. Bu ise "Müstağni olan Allah'tır. Sizler ise muhtaçsınız." (Muhammed,38.) âyetine muhalif olurdu. İstitaatin fiilden sonra olması, fiilin takat ve istitaatsız meydana gelmesini gerektireceği için muhaldir.

       Mestler üzerine meshetmek vârid olan hadîse göre caiz olup; mukim için bir gün bir gece, yolcu için üç gün üç gecedir. Hadîs, mütevatire yakın olduğu için inkâr edenin küfründen korkulur. Seferde namazları kısaltmak ve oruç tutmamak ruhsattır. "Sefere çıktığınız zaman namazı kısaltmanızda beis yoktur."(en-Nisa,101.) ve "İçinizden kim hasta olur veya seferde bulunursa, tutamadığı günler sayısınca başka günlerde oruç tutar."(el-Bakara,184) âyetleri bu hususu ifade etmektedir.

       Allahu Teâla "Kalem"e yazmasını emretmiş, Kalem de "Ne yazayım ya Rabbi" demiştir. Allah-u Taâla da ona "Kıyamete kadar olacak şeyleri yaz," buyurmuştur. (Ebû Davud, es-Sünne, 16; et-Tirmizî, el-Kader, 17; İbnu Hanbel. el-Müsned, V/217, 218, 219.)"Onların işledikleri her şey defterlerde kayıtlıdır. Küçük, büyük her şey yazılıdır."(el-Kamer,52,53.) âyeti bunu belirtmektedir.

       Şüphesiz kabir azabı vardır. Münker ve Nekir suali haktır. Bu konuda hadîsler varid olmuştur. Cennet ve Cehennem haktır. Ve ehli için yaratılmıştır. Allah mü'minler için Cenneti "Müttakiler için hazırlanmıştır."(A’li-İmran116.) kâfirler için de Cehennemi "Kâfirler için hazırlanmıştır."(el-Bakara,24.) âyetlerinde yarattığını belirtmiştir. Allah Cennet ve Cehennem'i sevap ve ceza için yaratmıştır. Mizan haktır. "Kıyamet günü adalet terazilerini kuracağız. Hiç bir kimse, hiç bir şeyde haksızlığa uğramayacaktır."(el-Enbiya,47) âyeti bunu ifade eder. İnsanın kitabını (amel defterini) okuması haktır. "Kitabını oku! Bu gün senin nefsin kendi hesabını görmek için kâfidir."(İsra,14) âyeti bunun delilidir.

       Allah bu nefisleri ölümden sonra da ellibin sene miktarınca tutan günde; ceza, sevap ve hakların edası için diriltir. "Şüphesiz, Allah kabirlerde bulunanları diriltecektir." (et-Tirmizi, el-Kader, 17.)âyeti bu hususu' belirtir. Cennet ehlinin Allah-u Taâla'ya keyfiyet, teşbih ve cihet olmadan mülaki olmaları haktır. Peygamberimiz'in (Allah salât ve selâm eylesin) şefaati büyük günah işlese de Cennet ehli olan her mü'min için haktır. Aişe, Hatice'den sonra kadınların en faziletlisi, mü'minlerin annesi, zinadan uzak, râfizîlerin iftira ve iddialarından beridir. Kim ona zina isnadında bulunursa, kendisi zina mahsûlüdür.

       Cennet ehli Cennet'te, Cehennem ehli de Cehennem'de ebedî kalacaklardır. Allah-u Taâla mü'minler için "Onlar Cennetliklerdir, orada ebedî kalacaklardır." (İbn Hanbel, el-Müsned, V, 217,218,219.)kâfirler için de "Onlar Cehennemliklerdir, orada ebedî kalacaklardır." (Ali-İmran,116) buyurmaktadır.

    Eserleri

    Fıkhu’l-Ekber: Ebû Hanife’nin oğlu Hammad’ın babasından naklettiği en şöhretli eseridir. Ayrı silsilelerle zamanımıza kadar gelen birbirinden kısmen farklı üç nüshası vardır. Bu eser başta Ebû Mansur el-Matûridi olmak üzere birçok âlim tarafından şerhedilmiştir. Müteaddit defalar Türkçe’ye çevrilmiştir. Ehl-i Sünnet akidesini, kısa, özlü ve son derece ihatalı bir şekilde ifade etmektedir.

       El-Fıkhül-Ebsât: Bu eser, oğlu Hammad, öğrencisi Ebû Yusuf ve Ebû Muti’ b. Abdillah el-Belhi tarafından rivayet edilmiştir. Sual-cevap tarzında olup yazma nüshaları Kahire Kütüphanesi VII/353′de olan bu risale, Ata el-Cürcâni tarafından şerhedilmiştir.

       El-Âlim ve’l-müteallim: Bu risalede, öğrencisi Ebû Mukatil’in sorduğu sualler Ebû Hanife tarafından cevaplandırılmaktadır. Bu eser de Kahire Kütüphanesi VII/553′de kayıtlıdır. el-Pezdevî de “Usûl’ünün mukaddimesinde eserin Ebû Hanife’ye ait olduğunu belirtmektedir.

       Er-Risâle: Bu eser, Ebû Hanife tarafından Basralı âlim Ebû Osman el-Betti’ye gönderilmiştir. Kendisi hakkında Mürcie’den (Küfürle beraber amelin fayda vermediği gibi, inanılınca işlenen günahların da zarar vermeyeceğini iddia eden bir islâm fırkası.) olduğu hususundaki ithamları reddetmektedir. Eser yukarıda belirtilen rivayetlerle el-Pezdevinin aynı yerdeki şahadeti ile imama nisbet edilmektedir. Yazma nüshaları Kahire Kütüphanesi VII/203, 553′de kayıtlıdır.

       El-Vasıyye: Avrupa kütüphanelerinde ve Kahire Kütüphanesinde (V/264) muhtelif nüshaları bulunan bu eserin Molla Hüseyin b. İskender el-Hanefi, Ekmelüddin el-Baberti ve el-Hâdimî tarafından yazılmış şerhleri mevcuttur. el-Baberti şerhinin Nuru Osmaniye, Ayasofya, Bayezid ve Selim Ağa kütüphanelerinde yazma nüshaları mevcuttur.



    Kaynak : Vikipeki

      Forum Saati 2024-05-02, 06:50